03 Ekim 2006

ORGANİK ÜRÜN TÜKETMEK İÇİN 10 NEDEN



1. SAĞLIKLIDIR; Organik ürünler 24 saat içinde toplanıp tarafınıza ulaştırıldığı için çok daha yüksek oranda C vitamini, temel mineraller ve kansere karşı antioksidanlar içerir.

2. KATKI MADDESİ İÇERMEZ; Organik ürünler kalp rahatsızlıkları, kemik erimesi, migren gibi sağlık problemlerinin oluşmasına fırsat veren katkı maddeleri içermez. Özellikle ürünün raf ömrünü uzatan, tatlandıran ve renklendiren kimyasalların hiperaktiviteyi artıran kimyasallar olduğu artık bilinmektedir. Bunun yanı sıra hidrojenize yağların da Organik ürünlerde kullanılması kesinlikle yasaktır.

3. ZARARLILARLA MÜCADELEDE KİMYASAL KULLANILMAZ; Organik üretimde gübreleme için kullanılan doğal yöntemler ve zararlıların kontrollü bir şekilde gözetim altında tutulması kimyasal mücadeleye tercih edilen bir yoldur. Bazı böcekler özellikle faydalı özelliklere sahip oldukları için doğal mücadele zincirinin birer halkası olup yaşatılması gerekir, yok edilmesi değil.

4. G.D.O. KULLANILMAZ; Organik üretimde, genetik olarak üzerinde oynanmış, değiştirilmiş tohum kullanılmaz.

5. HAYVANLARDA ANTİBİYOTİK KULLANILMAZ; Çiftlik hayvanlarında düzenli olarak kullanılan antibiyotiklerin hayvan dokusunda kalıcı olduğu bilinmektedir. Bu hayvanların etini tüketen kişilerde daha sonra olası hastalıklarda kullanılan antibiyotiğin bakterilere karşı etkili olmadığı görülmüştür. Antibiyotikler organik standartlarda yapılan hayvancılıkta kullanılmamaktadır.

6. ORGANİK ÜRETİM METODLARI YERALTI SULARININ KİRLENMESİNİ ÖNLER Pahalı olarak düşünülen organik ürünler, geleneksel tarımdaki yöntemlerin yer altı su kaynaklarına verdiği zarara oranla ülke ekonomisi açısından bakıldığında aslında çok daha ucuza gelmekte olduğu görülmüştür.

7. YETKİLİ KURUMLARCA DENETLENİYOR; Tüm organik çiftlikler senede en az bir defa profesyonel kurumlarca denetlenmektedir. Ömercan Çiftliği Ceres (Almanya kökenli sertifikasyon firması) tarafından, gerçek organik üretim standartlarınca üretim yapıldığına dair sertifikalandırılmış ve denetlenmektedir.

8. HAYVAN DOSTU; Organik standartların hayvan sağlığı için en yüksek standartlar olduğu resmi kurumlarca tespit edilmiştir.

9. DOĞAL HAYAT VE ÇEVRE DOSTU; Organik üretim, çevre kirliliğine sebep olmaz daha az karbondioksit üretir ve zararlı atık üretmez. Organik çiftliklerde % 44 daha fazla kuş ve 5 kat daha fazla yabani bitkiler bulunmaktadır.

10. MAKSİMUM LEZZET; İnsanların çoğu artık organik ürünün çok daha lezzetli olduğunu bilmektedirler. Hiçbir besin maddesi organik üründen daha fazla mineral, temel aminoasitler ve vitamin içermemektedir. Tüm bu saydıklarımızdan sonra organik almamak için bir sebep kalmamaktadır. O halde siz de artık organik tüketin! Sağlıklı insan, sağlıklı nesiller için....


ÖMERCAN ORGANİK ÇİFTLİĞİ BİR ENGLISH GARDENS İŞLETMESİDİR

09 Ağustos 2006

KUTUDAKİ ÜRÜNLERİN KORUNMASI


Ömercan'dan, yaz sıcağında sebzelerin taze kalmasını nasıl sağlayacağımızla ilgili öneriler...
Herkese lezzetli yaz sofraları dilerim :)

Organik ürünlerimizin Çanakkale-İstanbul arasındaki yolculuğunda diriliğini kaybetmemeleri ve size en iyi durumda ulaştırılabilmeleri için uğraş veriyoruz. Özellikle yeşil yapraklı ürünlerimize ayrı bir özen gösteriyoruz. Sizin için bir önceki sabah topladığımız yeşil yapraklı ürünlerimizi, toplandıktan sonra tazelenmeleri için soğuk suda bekletiyor, paketlemeden önce kendi kendilerine kurumalarını bekliyoruz.
Kutular, kendi soğutucu aracımızla, 5 saatlik bir yolculuğun ardından İstanbul’a geliyor. Sabah tüm şehre evden eve dağıtımı yapılıyor.
Lütfen organik ürünlerimizi kullanıncaya kadar soğuk bir ortanda bekletiniz. Ve içerdiği vitamin ve minerallerden en yüksek seviyede faydalanmak için, kısa zamanda tüketiniz. ( Domatesteki C vitamininin toplandıktan sonraki her 24 saatte bir yarı yarıya azaldığını unutmayın. ) Yeşil yapraklı türleri kutudan çıkarınız ve soğuk ( buzlu ) suda 30 dk bekletiniz ve süzgeçten geçiriniz. Ardından nazikçe paketleyiniz.

NASIL GEÇERDİ YAZ BU SEBZELER OLMASA?


Yazın kendini iyice hissettirdiği bu günlerde yemek anlayışımız gittikçe sebze ve meyve eksenli olmaya başlıyor. Ve sebze yemekleri ne kadar hafif ve az uğraştırıcı olursa o kadar makbule geçiyor. Hele hem hafif, hem kolay, hem lezzetli ve sunumu güzel yemekler hazırlayabilirsek yaz keyfimiz o kadar artıyor. Sanırım ağustosun sıcak günlerinde bu düşüncelere katılmayacak pek kimse yoktur. Ömercan’dan gelen kutular da insanı bol salata ve sebze yemek için kışkırtıyor :) Aylin Öney Tan da bu hafta bu düşüncelerimize “Sebze Fırın“ tarifiyle katkıda bulunuyor. İşte Aylin hanımın yazısı ve tarifi…

Sebze Fırın
Güveç yaz günleri tüm yaz sebzelerin tadını soframıza getiren bir lezzet. Fırınlanmış yaz sebzeleri ise son yıllarda benim için güvecin yerini aldı. Güveçte pişirilen sebzeler oldukça sulanıp çok pişerken, fırında karışık sebze daha diri kalıyor. Böylece sebzelerin tatlarını ayrı ayrı hissetmek mümkün olduğu gibi fırında pişmenin verdiği hafif yanıklık sebzelere ayrı bir lezzet boyutu katıyor. Fırınlanmış karışık sebzeyi güveç gibi yemek veya ızgaraların yanına servis yapmak mümkün.
Aşağıdaki liste sadece öneri niteliğinde. Elinizdeki sebzeye ve zevkinize göre malzemeleri ve oranları değiştirebilirsiniz. Aynı sebzenin farklı çeşitlerini veya değişik renklerini kullanarak her seferinde farklılıklar yaratabilirsiniz. Örneğin sakız kabağı, sarı kabak, kara kabak karışımı veya kırmızı, sarı, turuncu, mor biber yanı sıra çarliston, sivri biber, köylü biberi, veya dolmalık biber kullanabilirsiniz.
Oranları değiştirirken dikkat etmeniz gereken dengeyi bozmamak ve domatesi fazla kaçırıp ‘sebze fırın’ı fazla sulandırmamaktır. Bir de soğanı sebze miktarına göre ayarlamalı ve az koymaktan kaçınmalısınız. Kenarları hafif yanmış, iyi pişmiş soğan dilimleri tüm tatları birleştirecek bir zemin oluşturacaktır. Sarımsak konusuna gelince, bu tarif için en uygun olan henüz kurumamış baş halindeki taze sarımsak dişleridir. Sarımsak dişlerini soymadan bütün olarak koyarsanız kendi kabuğu içinde püre gibi pişer ve çok lezzetli olur.

2 alacalı uzun patlıcan veya 1 büyük kemer patlıcanı
1 sarı kabak
1 yeşil kabak
1 kırmızı biber
1 sarı biber
2-3 çarliston veya dolmalık yeşil biber
4 orta boy domates (veya 2 büyük Çanakkale domatesi, ya da 10-15 kiraz domates)
3-4 orta boy soğan
1 baş sarımsak
1 tatlı kaşığı deniz tuzu
5-6 çorba kaşığı sızma zeytinyağı
Taze kekik veya biberiye


Patlıcanları alacalı soyun. Kabakları soymayın ancak isterseniz çatalla kabuklarını çizin. Domatesleri soyun. Domatesleri kolay soymak için kaynar suya birkaç saniye atıp çıkarabilirsiniz. Kabuklarından rahatsız olmuyorsanız domatesleri soymayabilirsiniz. Özellikle küçük kiraz domates kullanıyorsanız uğraşmaktan kaçınabilir, domatesleri sadece ikiye bölebilirsiniz. Soğanları kılıcına ince elma dilimi gibi doğrayın. Sarımsağı dişlere ayırın. Henüz taze ise zarlarını ayıklamanıza gerek yoktur. Patlıcan, kabak ve biberleri uzunlamasına parmak gibi doğrayın. Domatesleri de aynı şekilde boyuna dilimleyin. Bütün sebzeleri taze otlar, tuz ve zeytinyağıyla karıştırın ve bir fırın tepsisine veya fırına dayanıklı yayvan bir kaba tek sıra halinde yayın. 180 dereceye ısıtılmış fırında 45-50 dakika kadar pişirin. Pişme süresinin sonuna doğru sebzelerin eşit kızarmasını sağlamak için birkaç kez alt üst edin.

01 Ağustos 2006

ESKİ TARİFLERDEN...

Bildiğiniz gibi her hafta kutulardan Aylin Öney Tan’ın hazırladığı yazılar çıkıyor. Bu yazılarda kutulardaki ürünlerle ilgili bilgiler ve bunları kullanabileceğimiz değişik tarifler yer alıyor. Tabii evde, işyerinde, her yerde etrafımızda o kadar çok kağıt var ki bu yazılar da onlar arasında kaybolup gidebiliyor. Böylece aslında denemek istediğiniz için göz önüne bir yere koyduğunuz kağıdın yok olduğunu fark ettiğinizde “tüh” demekten yapacak başka bir şey kalmıyor. Bu durum küçük kağıt parçalarına yazılan telefon numaraları, küçük notlar, gazeteden kesilmiş kupürler, sevdiğiniz bir restoranın kartı için de geçerli olabiliyor… Onlar için elimden bir şey gelmez ama tarifleri yeniden bulmanızı sağlayabilirim :) Bu yüzden Aylin hanımın eski tariflerini de zamanla siteye ekleyeceğim ki hep ulaşabileceğiniz bir yerde olsun.
Bu işe de en çok dikkat çeken ve beğeni toplayan tariflerden biriyle, marullu kuzu kapamayla başlayacağım. Bizim çiğ kullanmaya alışık olduğumuz ve başka türlüsünü aklımıza dahi getirmediğimiz marulun pişirilerek kullanıldığı tariflerin verdiği sonuçlara şaşıracaksınız ;)


Marullu Kuzu Kapama
Marul yapraklarıyla yapılan ‘Süt Kuzu Kapama’ baharın en güzel yemeklerinden biridir. Üstelik, yapılması da çok kolaydır. Tek yapmanız gereken iyi bir kuzu eti alıp, marul katları arasında tencereye dizmek ve pişmesini beklemektir. Kapama için uygun olacak bir but alıp kasaba parçalattırabilir veya böbrek yatağı gibi marketlerde hazırlanmış etlerden alabilirsiniz. Gerdan eti ise çok lezzetli ancak biraz yağlı ve ayıklanması zor olacaktır. Kemikli et kullanmak bu yemeğe çok yakışsa ve suyuna eşsiz lezzetini katsa da, iri parça kemiksiz et de kullanabilirsiniz. Bu durumda dövülmemiş külbastılık eti iri parçalar halinde kullanmanız tavsiye edilir.

1-1,250 kg. kemikli kuzu eti (incik, böbrek yatağı, kol, but veya gerdan olabilir)
1 adet iri marul
1 demet taze soğan
1 demet dereotu
1 demet taze sarımsak veya 1 baş sarımsak
1 tatlı kaşığı tane karabiber
1 çorba kaşığı tane kişniş
2-3 tatlı kaşığı tuz
2-3 bardak su

Marul yapraklarını ayırın ve yıkayın. Tane karabiber ve kişnişi havanda kabaca dövün. Taze soğan ve dereotunu yıkayıp doğrayın. Taze sarımsağı doğrayın veya baş sarımsağı dişlerine ayırın, zarlarını ayıklayın.
Marulun dış yapraklarını (yaklaşık yarısı kadarını) iri parçalar halinde kopartıp tencerenin dibine bir kaç kat döşeyin. Üzerine bir sıra olacak şekilde kuzu etini yerleştirin. Tuzun yarısı ile tuzlayın ve havanda hafifçe dövdüğünüz karabiber ve kişnişi serpiştirin. Doğradığınız taze soğan, dereotu ve sarımsak dişlerini ekleyin. Biraz daha tuz serpeleyin. Üzerine kalan marul parçalarını döşeyin. Tekrar tuzlayın ve suyunu ekleyin. Tencere kapağını sıkıca kapayın ve önce harlı sonra çok kısık ateşte 1,5 saat kadar pişirin.
Yemeğe eklediğiniz suyun etlerin yarı hizasına kadar gelmesi veya ancak üstünü örtmesi yeterlidir. Marul katlarının üstüne çıkmaması gerekir, aksi takdirde yemek çok sulu olabilir. Etin üzerini marulla kapamadan önce dilerseniz araya taze bezelye koyup, bezeleyeli kuzu kapama da yapabilirsiniz. Bu durumda 1 kg. kadar bezelye kullanabilirsiniz.
Kapamayı iyi bir köy ekmeği veya sade beyaz pilav ile servis yapın. Pilava, piştikten sonra demlenme aşamasında, taze soğanın ince doğranmış yeşil kısımları ile kıyılmış dereotu eklerseniz tam bir bahar sofrası yaratabilirsiniz.

25 Temmuz 2006

ŞIK ŞIKIRDIM FASULYE :)



Bu hafta kutuların en şık konuğu mor fasulyeler. Moda dergilerine poz vermeye hazırlanmış bu fasulyeler aslında yeşil dostlarından pek farklı değiller. Yalnız biraz süslerine düşkünler :) Maalesef pişince onca giyip kuşandıkları havalı renkleri de gidiyor. Yine de mutfakta onlarla uğraşırken insanın içini açıyorlar. Eh tadı pek farklı olmadığından alıştığınız fasulye tariflerini bu mor fasulyeler için de kullanabilirsiniz. Ama siz de onların havasına kapılıp yeni ve şık bir tarif denemek isterseniz Aylin Öney Tan’ın sofra sırlarını paylaşabilirsiniz.

Ceviz Taratorlu Mor Fasulye
(Ege Mutfağı)
500 gr. mor fasulye
3 diş sarımsak
1 fincan ceviz
½ bardak sızma zeytinyağı
½ tatlı kaşığı tuz
Geniş bir tencerede bol suyu bir iki kaşık tuz ekleyerek kaynama noktasına getirin. Bu arada fasulyeleri yıkayıp, ayıklayın. Mor fasulyeler kılçıksız olduğundan sadece sap kısımlarını koparmanız yeterli olacaktır, uç taraflarını almanıza dahi gerek yoktur. Fasulyeleri boylarına göre iki veya üçe bölüp kaynar suya atın. Yaklaşık 10-15 dakika kadar haşlayın. Pişme süresini fasulyeleri diri veya yumuşak sevmenize göre ayarlayabilirsiniz. Ancak bu tarifte fasulyelerin ısırıldığı zaman hafifçe dişe gelir bir dirilikte kalması tercih edilmelidir. Daha yumuşak seviyorsanız biraz pişme süresinin artırın.
Fasulyeler pişerken sarımsakları ½ kaşık tuzla iyice dövün. Cevizi ince çekin. Hepsini sızma zeytinyağı ile karıştırın ve servis kasesine alın. Haşlanan fasulyeleri süzün ve hemen sıcakken sarımsaklı cevizli sos ile karıştırın. Soğuyunca veya ılıkken servis yapın. Bu tarifin özelliği içinde ekşi bulunmaması. Eğer isterseniz bir miktar elma veya şarap sirkesi ekleyebilirsiniz.


24 Temmuz 2006

ÖMERCAN ÜRÜNLERİ TESCO/KİPA'LARDA...


İstanbul dışında oturan pek çok arkadaşım, ben organik ürünlerden bahsettiğimde “Aa, biz de üye olalım” diyorlar. Maalesef şimdilik sadece İstanbul’a gönderebiliyor diyorum. Ama artık İstanbul dışında bazı şehirlerde de Ömercan’ın organik ürünlerine ulaşılabilecek.
Çünkü Ömercan’ın organik sertifikalı taze sebze, salata ve yeşillikleri, sağlık otları ile meyve ve üzümsü meyveleri Tesco/Kipa’nın İzmir, Bodrum, Çanakkale mağazalarına verilmeye başlandı. Bu şehirlerde olanlar da gönül rahatlığıyla yiyebilecekleri ve çocuklarına yedirebilecekleri kimyasalsız, ilaçsız, sağlıklı organik ürünleri alabilirler :)